30 Ağustos 2012 Perşembe

Fenerbahçe'yi İstila Edemeyeceksiniz!

Neyse ki hala bizim Fenerbahçe'mize bulaşamadınız... Evet; ulaşamadınız değil, bulaşamadınız!

Ulaşmak için adres arıyorsunuz. Amacınız, ulaştığınız yeri istila etmek...

Gerçek olandan kopuk olduğunuz için GPRS'i icat ettiniz. Sanki aradığınıza ulaştıracakmış gibi...

Önünüze herhangi bir konu verilmesi yeterli... Herşey hakkında fikriniz var. Sizin için çözüm hep bir A4 kağıdının yarısıyla sınırlı. O kağıdı el becerinizle dolduracak yetiniz çoğu zaman yok ama bilmemenin yarattığı utanma duygusu sizi çoktan terketmiş.
Mikrofon uzatılsa, yarım dakika hitap şansı verilse ve dahası sizin gibi olan biri evrenin derinlikleriyle ilgili fikrinizi sorsa "bilmiyorum" demiyorsunuz. Çünkü çözümünüz evrensel... Cahilliğin olağanüstü cesaretini, doğanın verdiği kahramanlık olarak algılıyorsunuz. Tek derdiniz "keşfedilmemiş" olmak.

Keşfedilmeyi makam sahibi olmak sanıyorsunuz. Zihninizin karanlığı sizi öyle bir yutmuş ki, şöhretle makamı da bir etmişsiniz... Aslında sizin gibi olup, lafazanlıkla kefeni delenleri baş tacı ediyorsunuz. Gerçekte söyleyecek sözünüz olmadığı için çok laf edeni adam sanıyorsunuz. Boşluğunuzu, laf kalabasıyla dolduruyorsunuz.

O kadar çoksunuz ki evrimi yavaşlatıyorsunuz... 

Her yerdesiniz. Dünyanın tepesinde, ücra köylerinde, gelişmiş denen şehirlerinde, okulda, hastanede, yolda ve pastanede... Kulüp başkanı, teknik direktörü, sporcusu olabiliyorsunuz. İçtiği çayın yanına simidini katık edip ilk on bir yapan adamla aranızdaki farkın büyük olduğunu düşünüyorsunuz ama düşündüğünüzün aslında sadece bir his olduğunun ayrımına varamıyorsunuz.

Bomboş olduğunuzu çırılçıplak gösterecek diye aydınlıktan da korkuyorsunuz. Fenerbahçeli'siniz ama feneri geçip, bahçede dolanıyorsunuz.

Işık er geç sizi de bulacak. Lafın sona erdiği, sevginin ışık olup, akla yol verdiği dönem de gelecek. Işığın sadece önünüzü aydınlattığı fikri de size ait... Attığınız her ters adımın, sarfettiğiniz her kem sözün açtığı çukuru da gösterecek ve utanacaksınız.

Neyse ki Fenerbahçe'den hala uzaksınız.
Fenerbahçe ta en içimizde ama siz yanlış yolda ve GPRS'e muhtaçsınız... İstila ettiğiniz sadece kendi yolunuz...
Işığın hedefinden çok uzaksınız!


   



     

16 Ağustos 2012 Perşembe

Ya Aykut Kocaman o konuşma yerine...


6 Temmuz 2011

Ortalık toz duman.

Fenerbahçe içinde, "Ya abi acaba ,yani olmaz ama ..." cümlelerini dost meclislerinde kuranlar çok.İnsanlık hali,kızamıyorsunuz.

Gazeteye ilan verelim fikirlerine "Durun bakalım ,daha neyin ne olduğu belli değil" diyen büyük(!) isimler var.

Fenerbahçeliler en küçük iyi haber kırıntısına muhtaç.
Bir açıklama gelir mi diye gözler FBTV'den ayrılmıyor...
Haberler hep bölük pörçük.

En yakın dostunuz bile "Ben de inanmıyorum ama Emenike'nin para sayarken görüntüsü bile varmış.Nasıl olur ya ..." diyebiliyor...

Gazeteler, televizyonlar bombardımanda ,gökten kemik yağıyor...

Haber bomba gibi "Aykut Hoca Basın Toplantısı yapacak"
Telefonlar susuyor,herkes ekrana kitlenmiş.


Hiç düşündünüz mü ,ya o gün Aykut Kocaman çıkıp "Fenerbahçe tertemizdir ,geçen yıl saha içinde aslanlar gibi mücadele edip kazandık ama iddialar da çok ciddi.Aklanana kadar görevime devam etmiyorum" deseydi ? Hiç bir suçlama falan yapmadan ,görevi bıraksaydı...

Kesin olan, Liseli Medya'nın ve 3 Temmuz darbecilerinin en sevdiği isim olurdu.

Belki şimdi milli takımın başındaydı.
Belki Fenerbahçe, Bank Asya 'dan Elazığspor yerine lige dönmüştü.
Mehmet Ali Aydınlar'ı kestiremiyorum ama belki hala TFF başkanıydı.Fenerbahçe başkanlığı mı ? Planı vardı elbette ama imkansızdı !

Kimse gücenmesin alınmasın,herkes sus pus beklerken ilk kurşunu Aykut Kocaman attı.
Kurgu bozuldu !
...
...
Bir sene sonra savcı beyin sözlerini de yazalım :
"Önce Radikal'den İsmail Saymaz'a, sonra da Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök'e içini döken savcı Mehmet Berk, bir itirafa soyunuyor: Şike davasının Balyoz gibi 3-4 ay konuşulup biteceğini sandık, yanıldık."